Sosyal medyada paylaşılan mutlu kareler… Güzel gülümsemeler… Dışarıdan bakıldığında “örnek çift” gibi görünüyorsunuz belki. Ama içten içe, sanki bir şeyler eksik. Belki uzun zamandır bir şeyler konuşulmamış, belki aynı yatakta ama farklı duygularda uyunuyor.
İlişkilerde dışarıdan mükemmel görünme baskısı, çiftlerin içeride yaşadığı tükenmişliği görmezden gelmesine neden olabiliyor. Peki bu nasıl anlaşılır? Hangi işaretler bize ilişkinin içten içe yıprandığını gösterir?
Dışarıda arkadaşlarınıza, ailenize karşı oldukça uyumlu ve mutlu bir çift gibi görünüyorsunuz. Herkes sizi "birbirini çok seven bir çift" olarak tanımlıyor. Ama kapılar kapandığında…
✅ Gülümsemeler yerini sessizliğe bırakıyor.
✅ Geceler sohbetle değil, televizyon izleyerek veya telefona dalarak geçiyor.
❌ Ortak bir şey yapmak, plan yapmak, hayal kurmak neredeyse hiç kalmamış.
Örnek: Birlikte bir yemeğe çıktığınızda sadece menü konuşuluyorsa, evde ortak bir konudan keyif alamıyorsanız, içeride bir şeyler tükeniyor olabilir.
Cinsellik ya da fiziksel temas sadece bir ihtiyaç değil, bağ kurma yoludur. El ele tutuşmak, sarılmak, yanağa kondurulan bir öpücük bile ilişkinin nabzını gösterir.
❌ Dokunmalar sadece cinsel birlikteliğe sıkıştıysa,
❌ Cinsellik görev gibi yaşanıyorsa,
✅ Günlük küçük temaslar azaldıysa (örneğin; saçını okşamak, elini tutmak),
bu durum içsel bir uzaklaşmanın sinyalidir.
Örnek: Partnerinize gün içinde sarıldığınızda huzur değil de gerginlik hissediyorsanız, ya da uzun süredir tensel temasınız yoksa, ilişkinizde bağ kopmaya başlamış olabilir.
Aynı evde yaşamak, her gün bir şeyler söylemek gerçek anlamda iletişim kurmak anlamına gelmez. İletişim sadece kelimeler değil, duygularla kurulur.
❌ “Bugün ne pişireceğiz?”
❌ “Çocuğun ödevi ne oldu?”
Bu tür konuşmalar bir ev arkadaşlığına işaret eder. Partnerlik ise duygusal paylaşım ister.
Örnek: En son ne zaman partnerinize gerçekten içten içe ne hissettiğinizi anlattınız? Ya da onunla bir hayalinizi, korkunuzu, kaygınızı paylaştınız?
İlişkilerde rutin kaçınılmazdır. Ama yalnızca rutinden ibaret olmak, tükenmişliğin en büyük işaretidir.
✅ Aynı saatlerde yemek yemek
✅ Aynı konuları konuşmak
✅ Aynı sorunları tekrar tekrar yaşamak
Örnek: Tatil planı yaparken heyecan duymuyorsanız, özel günleri kutlamak zorunluluk gibi geliyorsa ya da bir plan yaparken artık “keyif” değil, “mecburiyet” hissediyorsanız, ilişkiniz dışarıdan iyi ama içeriden yorgun olabilir.
Instagram’da her şey harika. Kahve fotoğrafları, öpüşen çift pozları, tatil story’leri… Ama gerçek hayatta göz göze gelmemek, yatakta sırt sırta dönmek varsa, bu bir uyumsuzluktur.
✅ Sosyal medya, ilişkinin değil, sunumunun yeri.
❌ Gerçek yakınlık ve bağ ise evde, baş başa kalınca ortaya çıkar.
Örnek: Sosyal medyada partnerinizle her paylaşımınızda güzel yorumlar geliyor ama siz o gönderiyi yükledikten sonra partnerinizle tek kelime konuşmadıysanız, içeride bir boşluk olabilir.
Bu cümle çok duyulandır. Ama aslında içinde duygusal temastan, açıklıktan, samimiyetten kaçınmak vardır.
❌ Bir sorun varsa ama konuşulmuyorsa, o sorun çözülmez; içeride büyür.
❌ Kırmamak adına susmak, bir süre sonra kırgınlık biriktirmek anlamına gelir.
✅ Gerçek bağ, zor duyguları konuşabilme cesaretinde saklıdır.
Çocuklardan sonra birçok çift, ebeveyn rolüne o kadar yoğunlaşır ki partner olmayı unutur. Eş olmak ikinci plana düşer.
Örnek: Gün içinde partnerinize yalnızca çocuk için sesleniyorsanız, artık yalnızca bir ebeveyn rolünde yaşıyor olabilirsiniz.
Bu rol karışıklığı, zamanla duygusal ve cinsel uzaklaşmaya neden olabilir.
Birçok çift, sorunlar büyümesin diye konuşmamayı tercih ediyor. Ama bu sessizlik çoğu zaman sorunları çözmek yerine daha da derinleştiriyor. Duygusal bağ kurmanın ilk adımı, iletişimdir. Özellikle de gündelik işlerin dışına çıkan, iç dünyaya dair iletişim.
Nasıl başlarsınız?
Zor konulara hemen girmek zorunda değilsiniz. İlk adım bir “Günün nasıl geçti?” olabilir. Ya da “Bugün kendini nasıl hissettin?” gibi basit ama içten bir soruyla başlayabilirsiniz.
Örnek:
Aylarca partneriyle konuşamayan bir kadın, bir gün eşine sadece “Son zamanlarda seni anlamakta zorlanıyorum, sen de böyle hissediyor musun?” diye sorduğunda, aralarında ilk kez bir bağ kuruldu. Sessizliği kırmak bazen tek bir doğru cümleyle mümkün olabilir.
Duygusal bağ, sadece sorunları konuşarak değil, keyifli anları paylaşarak da kurulur. Birlikte geçirilen kaliteli zaman, ilişkinin yeniden canlanmasını sağlar. Bu zaman dilimi içinde şunlar olabilir:
Ortak bir hobiye başlamak (örneğin birlikte yürüyüş, kahve tadımı, masa oyunları)
Çocuklar olmadan baş başa geçirilen zaman yaratmak
Birlikte geçmiş güzel anıları konuşmak
Örnek:
Bir çift her hafta cuma günü “anı akşamı” düzenleyerek birbirlerine eski fotoğrafları gösterip o zamanki duygularını anlatmaya başlar. Bu basit etkinlik bile geçmişteki sıcaklığı bugüne taşır ve duygusal teması artırır.
Tensel temas ve gülümseme, ilişkinin en basit ama en etkili ilaçlarındandır. Yalnızca cinsellik değil; sarılmak, el ele tutuşmak, göz göze gelip gülümsemek bile duygusal bağı güçlendirir.
Neden önemli?
Çünkü beden dilimiz bilinçdışı düzeyde güven, ilgi ve sevgi sinyalleri gönderir. Soğukluk varsa, onu bazen kelimeler değil; küçük bir dokunuş tamir eder.
Örnek:
Her sabah işe gitmeden önce birbirine sarılmayı alışkanlık haline getiren bir çift, gün içindeki stresi daha az hissettiğini fark eder. Küçük dokunuşlar, büyük onarımlar yaratabilir.
İlişkide yaşanan sorunlar bazen sadece çiftin kendi içinde çözebileceği noktayı aşabilir. Bu durumda dışarıdan bir uzmanın objektif bakış açısı, hem bireysel hem çift olarak farkındalığı artırabilir.
Terapi neden işe yarar?
Çünkü her iki taraf da, yargılanmadan duyulma, anlaşılma ve duygularını ifade edebilme şansı bulur. Uzman bir çift terapisti, taraflar arasında yeniden iletişim köprüleri kurar.
Örnek:
Yıllardır aynı evde yaşayan ama birbirine duvar örmüş bir çift, birkaç seans sonunda ilk defa gerçekten birbirini dinlemeye başladığını fark eder. “Ben yıllardır bunu anlatmaya çalışıyordum” cümlesi terapi odasında en çok kurulan cümlelerden biridir.
Unutma, başkalarının sizi nasıl gördüğü değil, siz ilişkinizde ne hissettiğiniz önemlidir. İçten içe tükenmiş bir ilişkide yıllar geçirmek zorunda değilsiniz. Kendinize, partnerinize ve ilişkinize yeniden bakmanın tam zamanı olabilir.
Eğer siz de ilişkinizde bir şeylerin eksildiğini, uzaklaştığınızı ya da içten içe tükenmiş hissettiğinizi fark ediyorsanız, Manavgat’taki kliniğime başvurarak yüz yüze destek alabilir veya dünyanın neresinde olursanız olun online terapi yoluyla ilişkinizi yeniden canlandırmak için birlikte çalışabiliriz.
Soru sormak, detaylı bilgi almak ya da randevu oluşturmak için Whatsapp butonuna tıklayabilir veya psikologsinanyuksel@gmail.com adresine mail gönderbilirsiniz.
Kendinize ve ruh sağlığınıza iyi bakın.
Uzman Klinik Psikolog Sinan Yüksel
Manavgat Psikolog | Bireysel, Çift ve Cinsel Terapi
Copyright @ | Uzm. Kln. Psk. Sinan Yüksel | Tüm Hakları Saklıdır.